POSTMODERNİZM AÇISINDAN Şİİ-SÜNNİ YAKINLAŞMASININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Abstract
Bu makale son dönem Şii-Sünniilişkilerini ele almakta ve bu ilişkilerinpostmodern olup olmadığınısorgulamaktadır. Yirminci yüzyılın ikinciyarısından itibaren postmodern biranlayış ve düşünüş tarzının dünyaçapında yayıldığı ileri sürülmüştür.İslam toplumlarını da etkileyen buparadigmanın temel özelliklerinden biriçoklu hakikat inancını geçerligörmesidir. Şia ve Ehl-i Sünnet İslamcoğrafyasının iki ana kolunu temsiletmektedir. Her bir mezhep yüzyıllarboyunca İslam hakikatini kendisinintemsil ettiğini savunmuş diğerinin iseyanlış yolda olduğunu ileri sürmüştür.Ama yine de her iki mezhep tarihboyunca ilişki içinde olmuşlardır.Mezhepleri yakınlaştırma (takrib)çalışmaları da bu ilişkilerden biridir. Buçalışma, “postmodern paradigma az veyaçok her alana sirayet ettiyse Şii-Sünniilişkilerine de sirayet etmiş olmalıdır”varsayımından hareket etmektedir.Araştırmanın vardığı sonuç, takribçalışmalarının çoğullaşma eğilimindeolduğu ve postmodern bir yakınlaşmabiçiminin varlığının konuşulabileceğiyönündedir. This article examines the recent Shiite-Sunni relations and questions whether these relations are postmodern. It has been suggested that a postmodern understanding and way of thinking spread around the world since the second half of the twentieth century. One of the main features of this paradigm, which also affects Islamic societies, is that it considers multiple truth beliefs valid. Shia and Ahl-al Sunnah represent the two main branches of Islamic geography. Each sect has maintained for centuries that it represents the truth of Islam and the other is on the wrong track. Nevertheless, both sects have been in contact throughout history because they are members of a same religion and live in a common geography. Rapprochement of sects (taqrib) is one of these relationships. This study is based on the assumption that "if the postmodern paradigm has spread to more or less every field, it must have spread to Shiite-Sunni relations." The conclusion of the study is that it is time to talk about the existence of a postmodern rapprochement and that taqrib works tend to become plural
Source
EMakalat Mezhep Araştırmaları DergisiVolume
13Issue
2URI
https://doi.org/10.18403/emakalat.822355https://app.trdizin.gov.tr/makale/TkRRM01qazVPUT09
https://hdl.handle.net/20.500.11857/1835